Ayrılık bir şarkı ise İstifa Mektubu Spotify’da yayınlanma günüdür…
Ve şarkılar bir günde yapılmaz…
Ne lise aşkı, ne de üniversite aşkı, en acısı iş ayrılıkları… Bu yazıyı niye yazmak istedim? Çünkü hala şirketler içerisinde bir çok kişi de benzer toksik durumları görüyorum. Aynen kardeşim, aynen evet senin de yaşadığın gibi iş yerini sevmemek… Veya ne diyelim?
- İş yerinin emeklerine karşılık gelen değeri vermemesi,
- Seni yüceltmemesi,
- Seni her 3 ayda bir ekstra mutlu etmemesi…
- Seni her 2 ayda bir ekstra mutlu etmemesi ve tabii ki seni her ay ekstra mutlu etmemesi…
- Senin yerine başkasını mutlu etmesi…
- Her sabah ofise girdiğinde işverenin “Yüce Rabbim’e şükürler olsun bugün de bizimlesin” dememesi…
Temelde üzerine basmak istediğim konu toksik ilişki konusu. Okulda ders verirken bu insanları veya bu ilişkileri herhangi bir şirkette görürseniz hemen kaçın diyorum. Kaçmak ne demek? İstifa etmek demek, iş aramak demek, başka yere geçmek demek.
Bu ilişkinin temeli,nin kötü insan veya kötü ruh olmadığına inanıyorum, sadece zaman ve etkiniz olmayan parametreler sebebiyle toksik ilişkiyi yaratan veya etkilenen olabilirsiniz…
Bu toksik ilişki illaki çalışandan çalışana geçmez, şirket de hatalarıyla göremedikleriyle başlangıç sebebi olabilir, bu vesileyle şunu da unutmayalım; o patronlar yok mu o patronlar? Ahh ahh…. Onlar da sebebi olabilir. Kıymetin veya değerin simgesi değildir. Çok ama çok kıymetlisinizdir herkesin gözünde ama bir şekilde bu kafaya girmiş de olabilirsiniz…
Her sabah, ofise gelip, belki de bugün işveren bana yeni menfaatler, faydalar sunacak derken, patronun duty free’den aldığı, ücretsiz kol gibi toblerone’a talim edebilirsiniz. Yalan yok anlık olarak mutluluk hormonu salar, 2 saat sonra “daha çok sigara molası yapmam gerekir”, “biraz daha sahibinden.com’da alamayacağım arabalara bakayım”, “trendyol’dan 13.506’ıncı kargomu söyleyeyim” diyebilirsiniz… Öyle ya? Hakkınızı alamadığınız bir yerde kim takar işi?
Bu bir problemdir. Lütfen hayatında problem demediğin veya diyemedeğin, veya demek istemediğin bir çok sıkıntı gibi bunu da kenara atma. Çünkü bu bir problemdir.
Evet bu bir problemdir. Net bir problemdir.
İş hayatında temel felsefem problemleri azaltmaktır onları çözerek “Elveda” demektir. Doğru mudur? Etkin yol mudur? Bilemem, merak eden özgeçmişe bakar takdir kendisinindir. Kimine göre başarılıyızdır kimine göre şanslı. Ben kendimin ne olduğunu biliyorum o bana yeter ikisi de değilim…
Neyse, devam...
Problemlerin biriktiği, kenarda kaldığı, sonra bakarız yahu şeklinde tembelliklerle iş yapılmaz… Net başarısız olursun diyemeyiz ama başarısız olma ihtimalini arttırırsın.
Şimdi iş yerindeki memnuniyetsizlik eğer bir problem ise ki öyle, bunu çözmemiz gerekir.
Bana anlat; nasıl bir çalışansın?
A Tipi Çalışan
Öyle bir iş yapıyorum ki benim yaptığım işi başkası yapamaz, gerçekten beni burdan çıkaramazlar, teknik ve taktik olarak, ilmi olarak benim yaptığım işi kimse yapamaz… Ayrıca o işi bilen de yok. Çevrem var, sadece yaptıklarımla değil çevremle de işe bir şeyler katıyorum… O çevre benim çevrem demek ki bu benim şirkete verdiğim ekstra bir değer ve bunu sadece ben veririm. Azimliyim, problem görürsem hemen çözerim, çözülmemiş problemleri kenarda tutup kendimi başarılı hissetmem, yapmam gerekeni yapar problemi çözerim, insiyatif alırım. Şirketin en ana kalemi; gelire katkım var, ben olmasam o gelir veya gelirin bir kısmı olmaz. X zamanda yaptığım Y faaliyetle şunu kazandırdım ben olmasaydım kazanılmazdı, en azından ateşini ben yaktım ve benim sayemde başladı… Eğer bunların bir kısmı siz var ise A tipi çalışansınız.
A Tipi Çalışan İçin Aksiyonlar;
Mutsuzluk var ise anında işverenin kapısını çalıyoruz ve bu sıkıntıları yazılı olarak da NET bir şekilde anlatıyoruz, hem yazılı hem sözlü… Hatta önce eposta çakıyoruz “Zamanınızı almamak için, önden konuları yazmak istedim” vs diyoruz… Bal gibi akar, o mail patronun bilgisayarından bal…
Sonuçlar;
3 ay içerisinde terfi,
Muhtemel bir sonraki aynı “Bana değer vermiyorlar….” periyodunu 1 sene ileri atalım diyerek, altına kimseyi almadan üzerine kimseyi getirmeden, her şey aynıyken, çay bile aynı kıvamda demleniyorken, Org Chart PPT’sinde 1 CM yukarı çıkmamışken altına 1 kişi fazladan getirilmemişken;
Manager iken Mesela Sr. Manager olmak veya Director iken Sr. Group Director olmak, ama her şey aynı…(Sadece eposta imzan değişti canım), şirket arabası upgrade, maaşa makul zam. Ve bam bam bam….
Öyle ya da böyle bu yazdıklarım insanı yaşatır hem de güzel yaşatır…Makul basamak çıkışı ile doğru yere gelirsiniz… Tek tehlikesi 45 yaş sonrasıdır. Sıkıntılı ortada kalma durumu olabilir, aman dikkat.
En azından probleminiz çözülmüş olur, değerinizi hatırlarsınız, iyi hissedersiniz…
Gelelim diğer tip çalışanlara… A-Z arasında 29 tip çalışanımız var… Ama benim o kadar zamanım yok, bu yazının hepsinin yazılmasına da gerek yok…
Ya A Tipi çalışan ol ya da Co-Founder ol! Müteşebbis ol! Risk al! Ortaya bir şeyler koy, ne koyduysan sana ait olsun! Eğer bunlar değilsen yazıyı şimdi tekrar baştan oku…Bu döngüyü tekrarla… (Evet seni yazı içerisinde tekrarlı bir döngüye sokmak istiyorum, ateş yanana kadar…)
VB
Başlıkla yazının tam alakası oldu mu acaba? Anlayana olmuştur heralde…